Profesyonel e-sporcu olmak, günümüz bilgisayar ve oyun tutkunu gençlerin uzun zamandır hayali… Peki bu sporda başarılı olmak için gerekli çalışma disiplini, motivasyon ya da takım kordinasyonu gibi kavramların ne kadar farkındayız?
Psikolojinin e-spor üzerindeki etkisi bir sır perdesi değil. Avrupa’da ve Amerika’da bu konuda uzmanlaşmış birçok spor psikoloğu bulunuyor ve çokça başarı elde ediyorlar. Örneğin CS:GO takımı olan Astralis’in başarısının arkasında Mia Stellberg’ün büyük bir imza var gibi görünüyor. Mia Stellberg, e-spor üzerinde uzmanlaşmış bir spor psikoloğu olarak e-sporcularda destek olduğu bazı konuları şöyle açıklıyor: “Duygu kontrolü, benlik saygısı ve takım algısı gibi psikolojik etkenlerin yanı sıra; el-göz koordinasyonu ve tepki süresi gibi fiziksel etkenleri geliştirmek, oyuncuların performansını doğrudan etkiliyor.”.
Rasyonel kararlar almanın, duygusal anlarda ne kadar önemli olduğunu ekleyen Stellberg, ayrıca e-sporun diğer geleneksel sporlardan daha talepkar bir spor olduğunu anlatıyor: “19 yaşında hayatını e-spora adamış bir gençsiniz ve bir sosyal hayatınız olmak zorunda. Geleneksel sporlardan daha fazla maça ve turnuvaya katılıyorsunuz ve yedi gün günde 10 saate varan bir antreman temposu içindesiniz. Sürekli seyahat halinde olduğunuz için jetlag yaşıyorsunuz, hayran kitlenizin ve sosyal medyanın eleştirilerine maruz kalıyorsunuz. Ayrıca e-sporcuların profesyonelleştikleri yaşlar birazcık daha küçük. Tüm bu koşuşturmanın içinde sporcu kendini unutabiliyor.”.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, psikolojinin e-spor üzerindeki etkisi kaçınılmaz gibi görünüyor. Dünya çapında gelişen bir sektör olarak e-sporun gitgide profesyonelleştiğini düşünürsek, ülkemizde e-spor ile ilgilenen spor psikologlarının bu konuda yaygınlaşması gerekiyor.