Uzun zamandır her hafta verdiği ücretsiz oyunlarla sevenlerine jestler yapan Epic Games, 17 Aralık’tan itibaren her gün toplam 15 oyunu yeni yıla girişimize özel ücretsiz dağıtacağını açıklamıştı. Bugünkü ücretsiz oyunumuz Inside. Oyunun steamdaki fiyatını merak edenler için oyun tamı tamına 31.00 TL. Şu andan itibaren oyunu, ücretsiz olarak Epic Games kütüphanenize ekleyebilirsiniz.
Epic Games kütüphanesine oyunu ücretsiz olarak nasıl ekleyeceğinizi bilmiyorsanız buradan veya haberimizin sonundan daha önce resimli olarak anlamış olduğumuz makalemize göz atabilirsiniz.
Inside Ne Zamana Kadar Ücretsiz Olarak Kalacak?
Epic Games tarafından ücretsiz olarak sunulan Inside, 24 Aralık 2020 tarihinden itibaren 1 gün boyunca ücretsiz olarak kütüphanelere eklenebilecek. Bir kez kütüphanenize eklenen Inside, ömür boyu sizin olacak.
Fakat oyunun kütüphaneye ömür boyu eklenebilmesi bu oyunun süresiz olarak ücretsiz kalacağı anlamına gelmiyor. Oyunu süresiz olarak kütüphanenize eklenmesini istiyorsanız 24 saatiniz var. Bu süre zarfında yarın saat 19.00’a kadar Inside ‘i kütüphanenize eklemelisiniz.
Inside
Inside, PlayStation 4, Xbox One, Microsoft Windows, platformları için PLAYDEAD tarafından geliştirilmiş iki boyutlu bir bulmaca-platform oyunudur. Yayınlandığı 2016 yılı içerisinde birçok ödüle aday gösterilmiş ve Game Critics Awards “Yılın En iyi Bağımsız Oyunu” ödülünü kazanmıştır. Oyun Xbox One için 29 Haziran 2016’da, Microsoft Windows için 7 Temmuz 2016’da ve PlayStation 4 için 23 Ağustos 2016’da yayımlanmıştır.
Yapımcı firmanın başarılı oyunlardan Limbo benzeri bir başlangıç ile başladığımız oyunda, kırmızı tişörtlü genç bir karakteri canlandırıyoruz. Hikâye anlatımı olmayan yapımda, kendimizi karanlık bir ormanın içerisinde yalnız bularak başlıyoruz. İlerledikçe birbirinden farklı distopik mekanlarda bulmacaları çözüyoruz. Bu mekanlar içerisinde ormandan terkedilmiş şehire, su altından laboratuvarlara kadar farklı ve bunaltıcı mekanlar var. Oyun hiçbir şekilde bize bu mekanlarda neden bulunduğumuz hakkında ipucu vermiyor. Görsel ve sanatsal anlatımı çok güçlü olan yapım, hikâyenin yorumlanmasını tamamen size bırakıyor. Müzikal anlatımı da bir o kadar başarılı olan yapım sizi atmosferden hiçbir zaman koparmıyor.
Terk edilmiş ve yalnız, bir çocuk kendini karanlık bir projenin merkezine çekilmiş bir halde buluyor
Oynanış açısından, oyunun kontrolleri iki boyut üzerinde sağa, sola, yukarı, aşağı, itme ve çekme aksiyonlarından ibaret. Oyun boyunca tüm bulmacaları bu kontrolleri kullanarak çözüyoruz. Ayrıca oyunda yüzme, araç kullanımı gibi farklı oynanış seçenekleri de mevcut. Su altında geçen bölümlerde denizaltı benzeri bir araç ile engelleri aşmaya çalışıyoruz.
Oyunu oynayanlar tarafından yapılan yorumlar neler?
Steam Kullanıcısı “ardagokcealkan” ın oyun hakkındaki yorumu:
Tekrardan selamlar ve evet Inside oyununu bitirdim demek isterdim ama maalesef bitiremedim. Çünkü küçük beynim (!) buradaki çoğu bulmacayı yapmak için gereğinden fazla zaman harcadı. Ve çoğu bölümde fazla uzun uzun denemeler yapmam gerekti. Gene çoğunlukla bazı yerleri youtube dan baktım ama oyun bölüm sayıları yazmadığı için bu iş biraz uzun sürdü. Kısacası özetlemek gerekirse oyun güzel ama türü sevenine güzel.
Steam Kullanıcısı “SGT-Tlgklz” in oyun hakkındaki yorumu:
Bu oyunu öneriyorum. Alın. Oynayın. En fazla 5 saatinizi alır bitirmek. Alternatif sonuyla beraber bitirin. Üzerine düşünmesi aşırı harika bir 2.5D platform puzzle oyunu.
Steam Kullanıcısı “AlyrenN” ‘in oyun hakkındaki yorumu:
SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR
CAHİLLİK GÜÇTÜR
George Orwell’in tüm zamanlar klasiği distopik 1984 adlı eserinde geçer bu üç cümle. Baskıcı rejimlerin hüküm sürdüğü, tektipleştirmenin nihai amaç olduğu, bireyselliğin yok edildiği, makineleşmenin, mekanikleşmenin yüceltildiği ve zihnin iktidarlar tarafından ele geçirilmiş medya organlarıyla manipule edildiği sistemlere dair bir eleştiridir 1984. Yazıldığı tarih 1949 yılı olmasına rağmen 2020 yılı itibariyle dünyada değişen pek de bir şey yok.
Öncelikle şunu açıkça belirtelim; Inside toplamda 4 saat süren, Fahrenheit 451, 1984, Cesur Yeni Dünya gibi distopik eserleri kendine temel olarak alan bir yapım. Fakat hikayesini gözünüze soka soka anlatmıyor. Playdead’in Limbo’da da benzerini yaptığı, anlatmak istediğini muhteşem görseller ve mizansenlerle oyuncuya aktardığını bir kez daha kendi gözlerimizle görüyoruz. Oyunda neler olup bittiğini, sonunda neler olduğunu yapımcı şirket bize katiyen açık açık söylemiyor.
Ana karakterimiz 12 yaşlarında bir çocuk.
Neden burada, niye güvenli bir yer varken insanların deneyler için kaçırıldığı bu dev hapishaneye gitmeye çalışıyor, onu bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki o da bu yolculuğun çok ama çok ölümcül olduğu. Oyunu oynarken ölmekten rahatlıkla kaçınabileceğim anlarda dahi animasyonlar ne kadar çeşitli diye ölmeyi tercih ettim… Etmez olaydım. Ana karakterimizin bir çocuk olması, normalde pek de etkilenmeyeceğiniz ölümleri dahi iki kat daha etkili kılıyor. Henüz ilk sahnede ormanın içinde fark edildiğimizde kafamıza yediğimiz kurşun öyle derinden etkiliyor ki sizi, söz, bir daha ölmene izin vermeyeceğim kelimeleri dökülebilir ağzınızdan.
Ama ne yazık ki ne kadar çabalarsanız çabalayın bulmacaların yapısı ve olayların genelde hiç beklemediğiniz anda gelişmesiyle ana karakterimiz boğuluyor, elektrik şokuna maruz kalıyor, köpekler tarafından parçalanıyor (köpek fobisi olanlar dikkat), yüksekten düşüyor, şok dalgasıyla bedeni paramparça oluyor. Her defasında da içiniz cız ediyor, çünkü o daha çocuk, çünkü o bir masum, çünkü o bir günahsız. Bence Playdead’in ikinci oyunda da ana karakter olarak bir çocuk seçmesinin nedeni bu. Vermek istedikleri karanlık hissi bir çocuğun hareketleriyle çok daha etkili veriyorlar.
Dedik ya bir laboratuara girmeye çalışıyoruz diye, haliyle bu amacımızı gerçekleştirmek için de karşımıza çıkan çeşitli bulmacaları çözmek durumundayız. Bunlar oyunun ivmesini düşürmeyecek bulmacalar. Sizi aptal yerine koyacak kadar kolay değil, ama sıkıldım çıkayım, sonra çözerim dedirtecek kadar da zor değiller. Bir şekilde deneme yanılma yoluyla buluyorsunuz çözümü. Zaten Inside atmosfer, platform ve bulmaca üçgenini çok güzel harmanlamış. Biri diğerinin önüne kesinlikle geçmiyor. Bu süreçte oyunda herhangi bir tasarım hatası ya da bug yok. Gayet güzel akıyor. Bu bulmacalar arasında oyunda kovalamaca sahnelerinin yanında bir de peşinize düşen Halka filminden fırlamış kız çocukları var ki herhangi bir gerilim filminden daha fazla gerilim hissi veriyor.
Playdead’in Limbo’da harika bir biçimde kullandığı fotoğrafik anlayış yine Inside’da bizi karşılıyor.
Her sahne, adımınızı atıp girdiğiniz her kare kendi içinde bir bütün. 4 saatlik oyunu oynarken o kadar çok ekran görüntüsü aldım ki ışık kullanımı öylesine güzel yapılmış ki her sahnede şöyle bir durup inceliyorsunuz ekranı. Fakat bunun da ötesinde ekrandaki çeşitlilik gözlerinizi çeliyor. Yağmurun yağdığı bir sahneyi hemen aklımızda canlandıralım, arkada çiftlik evleri, ortama düşen pus, arka planda vurduğu ışığın üzerinde yansıdığı yağmur damlaları, karakterimizin ayaklarının çamurlanması, zorlukla yürümesi… Hepsi mükemmel. Hepsi bir bütün. Hepsi inandırıcı.
Inside Nasıl Bir Sistem Gereksinimine İhtiyaç Duyuyor?
Sistem | Minimum | Önerilen |
---|---|---|
İşletim Sistemi: | Windows 7/8/10 (64-bit) | Windows 8/10 (64-bit) |
İşlemci: | Intel Core 2 Quad Q6600 @ 2.4 GHz, AMD FX 8120 @ 3.1 GHz | Intel i7 920 @ 2.7 GHz, AMD Phenom II 945 @ 3.0 GHz |
Bellek: | 4 GB RAM | 8 GB RAM |
Disk Alanı: | 3 GB kullanılabilir alan | 3 GB kullanılabilir alan |
Ekran Kartı: | NVIDIA GT 630 / 650m, AMD Radeon HD6570 | NVIDIA GTX 660, Radeon R9-270 |
Directx sürümü: | Sürüm 9.0c | Sürüm 11 |